Gazeteci Yazar Münker Odabaşı yazdığı açık bir mektupla askerliği vicdanen reddettiğini deklere etti. şiddete uğrayan, savaşın tüm yıkıcılığını hisseden, zulüm gören ve soykırıma uğrayan tüm halklarla birlikte olduğunu ifade eden odabaşı ‘’ Şiddetsiz bir dünya, yaşamak ve yaşatmak mümkün iken aksini tercih etmek ne kötü. Yaşam bu denli kutsal iken insanlık ne ölmeli ne de öldürmeli. Yaşam, özgürlük ve barış hepimizle ve hepimiz için olsun…Ben bu kötülüğün bir parçası olmayı reddediyorum dedi. Münker Odabaşı mektubuna söyle devam etti:
SESSİZ ÇIĞLIK
Bu metin sadece bir metin değil aynı zamanda şiddet içermeyen bir sivil itaatsizlik eylemi, bir vicdanın çığlığıdır.
Birçoğu tarafından, asker doğulduğuna inanıldığı ve bu militarist söylem üzerine hiç düşünülmeden hareket edildiği bir coğrafyadır burası. Oysa ki kimliğim, inancım, ahlakım ve vicdanım asker olarak değil, bir bebek olarak dünyaya geldiğimi haykırıyor.
Eğer bu coğrafyada dünyaya geldiyseniz, doğduğunuz topraklara “borçlu”sunuzdur da. Ödemeniz gereken bir “borç” vardır ve bu “kutsal borcun” ödenmesi gerektiğine inanılır.
Habil ile Kabil’den bu yana, iyi ile kötünün, şiddet ile şiddetsizliğin mücadelesidir bu. Ancak Habil elini dahi kaldırmamış, nefsi müdafaa da bile bulunmamıştır. Bu şiddetsizliğin en uç noktalarından bir tanesi olurken, kim bilir belki de tarih/din/mitoloji Habil’i ilk vicdani retçi olarak bizlere sunmuştur.
Vicdani ret, şiddete karşı en temel insan haklarından biridir. Nitekim İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 18. maddesinde de, “Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğü hakkı vardır” der.
Dolayısıyla militarizmi, militarist söylemleri, şiddet içeren her türlü eylemi ve askerliği vicdanen reddediyorum.
Bugün 19 Ağustos ve benim doğum günüm.
Bu vesileyle başta Ukrayna halkları olmak üzere kalbim; yer yuvarlağı üzerinde şiddete uğrayan, savaşın tüm yıkıcılığını hisseden, zulüm gören ve soykırıma uğrayan tüm halklarla birlikte.
Sonuç olarak, John Boyne Asker Doğmayanlar kitabında şu enfes ifadeyi zihinlerimize kazır; “Korkaklar yüreksiz olur. Ben korkak değilim, ilkeli bir insanım. Arada fark var” der.
Şiddetsiz bir dünya, yaşamak ve yaşatmak mümkün iken aksini tercih etmek ne kötü. Yaşam bu denli kutsal iken insanlık ne ölmeli ne de öldürmeli. Yaşam, özgürlük ve barış hepimizle ve hepimiz için olsun… Ben bu kötülüğün bir parçası olmayı reddediyorum.
RSS
Twitter
Facebook
Youtube
Google+
Instagram
KİME ÇALIŞAN GAZETECİLER?
Soyan kim?
Güç zehirlenmesi
Bu kışın ayazı çok olacak
DEDAŞ halktan ne istiyor? Bunun adı zulüm…
Diyarbakır’da kavşak karmaşası
Reyting uğruna kimse bunu yapmamalı…
Söylemeden olmaz, Afganistan’da ki gerçek
Bu nasıl bir kurumsallık
Umut ahlaki bir sorumluluk
Bu vahşet değil de nedir?
Aşı tercih değil, toplumsal sorumluluk