İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Genel İdare Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Genel İdare Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Akşener'in konuşmalarının satır başları şöyle:
'İYİ PARTİ DAYATMAYA MECBUR BIRAKILDI'
"En sonda söyleyeceklerimizi başta söyleyim; İYİ Parti bir dayatmaya mecbur bırakılmış, ölüm ile sıtma arasında tercihe zorlanmıştır. Buna boyun eğmeyecektir. Kişisel ikbal hesapları için üretilmiş siyasetin hınk deyicisi olmayacaktır.
Ben ve arkadaşlarım ilk günden beri aynı kararlılıkla duruyoruz. Nasıl 2002 yılında milletin aleyhine plan yapanların karşısında durduysak bugün de duruyoruz. Nasıl 2010'da durduk, bugün de aynı yerde duruyoruz. Nasıl 2015'te milletin canına kıyanların karşısında durduk, bugün de duruyoruz. Nasıl 2018'de milletimizi iki yumruk arasına alanların karşısında durduk bugün de aynı yer de duruyoruz. Nasıl 2020'de milletin tercihlerini hiçe sayanların karşısında durduk, bugün de ayın yerde dimdik duruyoruz.
2023 yılında milletimiz Cumhuriyetimizin yıpratılan değerleri için, demokrasimiz için, hürriyetimiz için mücadele verirken 'ceketimi assam seçilirim' diyenlerin karşısındayız. Bizim yolumuz dün de aynıydı bugün de aynı.
Biz milletimize bir söz verdik. Milletin sesini bastıran değil, duyuran olacağımıza söz verdik. Milletin taleplerini hiçe sayan değil, gerçekleştiren olacağımıza söz verdik. Bu bizim kurtuluş felsefemizdir. Bu bizim temel ilkemizdir. Bu İYİ Parti'nin varoluş sebebidir.
Biz dayatmalara direnerek geldik, biz kirli pazarlıklara direnerek geldik.
Biz ortak aklın ışığında sorunları konuşabilmeyi aklın gereği olarak gördük. Geçtiğimiz sene 5 siyasi parti ile adım attık. Türkiye için ortak dertlerimizin çözümüne yönelik Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Anayasa Değişikliği teklifi gibi konularda mutabakat sağladık.
Dün ortak Cumhurbaşkanı adayını tartıştık. Bu doğrultuda 5 parti Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yönünde görüşlerini paylaştılar. Yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında açık ara kazandığını gördüğümüz Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu için görüşümüzü beyan ettik. Aday belirleme sürecinin sağlıklı yönetilmesi için bütün partilerin belirleyeceği çalışmalar ışığında ortak Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesini önerdik.
Bu görüşlerimiz kesin bir şekilde reddedildi. Altılı masanın son toplantısında bir tırnak için anlayışa varıldı. Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir. Anladık ki yenilgi yenilgi büyüyen küçük hesaplar, kutlu bir zafere tercih edilmiştir.
'NE KUMAR NE NOTER MASASI'
Biz İYİ Parti'yi bunun için kurmadık. Önce millet önce memleket demekten vazgeçmedik. Vazgeçmeden konuştuk, anlattık, dinlettik, gösterdik. Olmadı, olamadı.
Üzülerek söylüyorum ki son noktada altılı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir. Bu masa artık potansiyel adayların tartışılabildiği ortak akıldan çıkmış, tek bir adayın tasdiki haline çalışan noter masasına dönüşmüştür.
Biz imzamızın ve sözümüzün arkasındayız. Ancak ne kumar ne noter masasında olmayacağız. Yeni asrı göz göre göre hiç etmeyeceğiz. Milletimizin kazanma ümidini yok etmeyeceğiz. İnatla ve ısrarla biz demeye devam edeceğiz.
'YAVAŞ VE İMAMOĞLU'NA AÇIK ÇAĞRI'
Bu yüzden Sayın Mansur Yavaş ve Sayın Ekrem İmamoğlu'na çağrı yapıyorum. Görevinizi en iyi şekilde yaptınız. Milletimiz sizi başının üzerinde taşıdı. Bugün de çok kritik bir dağılmanın eşiğinde sizi göreve çağırıyor. Tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi, bugün de; vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı, tehlike altındayken, Saray hükûmeti, üzerine düşen sorumluluğu, yerine getiremeyip,
milletimizi, yokluğa mahkûm ederken; 100 yıl önce olduğu gibi, bugün de, milletimiz;
İstiklalini, yine kendi azim ve kararına bağlamıştır. Size de, ateşten bir gömlek giymeyi, vazife kılmıştır.
100 yıl sonra, bugün de; bu vazife, prangalardan sıyrılıp, milletin sinesine varmayı emretmektedir. Hiç şüphemiz yok ki, bu vazife; reddedilemez bir vazifedir. Çünkü bu çağrının sahibi, millettir! Çünkü bu sözün sahibi, millettir.
Ya ışıl ışıl bir güneşin altında dimdik duracağız; ya da uzayan gölgelerde kaybolacağız. Ya şanlı bir mücadelede, milyonlarla yürüyeceğiz; ya da trajik bir hikâyede, figüranlık yapacağız. Ez cümle; ya, tarih yazacağız; ya da tarih olacağız."